AIDS Nedir ?
İngilizce adı ile “Acquired immune deficiency syndrome” veya “acquired immunodeficiency syndrome (AIDS), (Türkçe çevirisi / Edinilmiş immün sistem yetmezliği hastalığı) human immunodeficiency virus (Türkçe insan immün yetmezlik virüsü) (HIV) tarafından oluşturulan ve bağışıklık sistemini çökerterek pekçok enfeksiyon ve tümör gelişmesi ile insan yaşamını tehdit eden bulaşıcı bir hastalıktır. Bazı tedaviler ile virus etkileri geciktirilebilse bile henüz tam bir tedavi bulunamamıştır. HIV bir müköz membran veya kanın virus taşıyan kan, vaginal salgılar, meni, anne sütü gibi bir vucut sıvısının ile direkt teması ile bulaşır. Anal, vaginal veya oral seks, kan nakli, virus ile bulaşık enjektörlerin ortak kullanımı, gebelik ve doğum sırasında anne HIV pozitif ise anne ve çocuk arasındaki temas bulaşma yolları arasındadır. Pekçok araştırmacı HIV virüsünün yirminci yüzyıl başlarında Afrika’nın tropikal bölgelerinden kaynaklanan bir hastalık olduğuna inanmaktadır. 2007 yılı itibarı ile dünya çapında 33 milyon insanın virüs taşıdığı ve yaklaşık 300 bini çocuk olmak üzere 2 milyon insanın ölümüne sebeb olduğu tahmin edilmektedir. Antiviral tedavi ile ölüm riski azalmıştır, ancak pekçok ülkede bu tedaviye ulaşım hala mümkün olamamaktadır. 2025 yılına kadar Afrika’da 90-100 milyon insanın ölümüne neden olacağı tahmin edilmektedir.Bulgular
Yukarıdaki grafik tedavi edilmeyen bir hastada HIV virus yoğunluğu ile CD4 hücre sayısı arasındaki ilişkiyi göstermektedir. CD4 vücutta hücresel bağışıklık sistemini oluşturan T lenfositlerin sayısı gösterir. Her ne kadar hastalık seyri kişiden kişiye çok değişse de sonuçta ölüm oluşmaktadır. AIDS bulguları genellikle enfeksiyonun kendinden değil, bağışıklık sisteminin çökmesi ile normal kişilerde oluşmayan enfeksiyon ve tümörlerden gelir. Bu enfeksiyonlara fırsatçı (opportunist) enfeksiyonlar denilir ve nerede ise tüm organları etkileyebilir. Kaposi sarkomu, rahim kanseri, lenf kanseri sıklıkla görülür. Sistemik enfeksiyon bulguları, ateş, gece terlemeleri, titreme, yorgunluk, kilo kaybı, güçsüzlük sık görülür. Tanı konulduktan sonra modern antiretroviral tedavi ile ortalama yaşam süresi 5 yıldan daha fazladır. Tedavisiz ortalama ömür bir yıldan azdır. Ölümler genellikle fırsatçı enfeksiyon ve tümörler nedeni ile olur. Sık görülen enfeksiyonlar aşağıdakiler gibidir.Akciğer enfeksiyonları:
Pneumocystis jirovecii pnömoni (Akciğer enf) oluşturabilir. Röntgen de akciğer tabanında beyaz opak görüntü oluşturur. Pneumocystis carinii (PCP) olarak da bilinir. Nadiren normal kişilerde hastalık yapan bir enfeksiyondur. Genellikle hastalığın erken devrelerinde oluşmadığı halde, pekçok hastada ilk HIV tanısı bu enfeksiyonun oluşmasından sonra konulmaktadır. Genellikle CD4 sayısı mikrolitrede 200 altına düşmeden gözükmez (Bkn Şekil 1) Tüberküloz – Verem (TB): Batı ülkelerinde bu hastalığın sıklığı çok azalmış olmakla birlikte bağışıklık sisteminin çöküşünü takiben direkt akciğer enfeksiyonu, veya sıklıkla kemik iliği, kemik, üriner sistem, mide barsaklar, lenf nodları ve hatta merkezi sinir sistemi enfeksiyonları da oluşabilir.Mide barsak enfeksiyonları:
Özofagit (yemek borusu yangısı) özellikle alt uçta sıklıkla olur. Candida (mantar enf), virus (Herpes tip 1 veya sitomegalovirüs), nadiren mikobakteri nedeni ile oluşur. Açıklanamayan kronik ishaller: Sıklıkla bakteriyel (Salmonella, Shigella, Listeria, Campylobacter, or Escherichia coli) ve parasitik enfeksiyonlar(cryptosporidiosis, microsporidiosis gibi) gelişir. Bazı vakalarda kronik ishal HIV tedavisinde kullanılan ilaçlar veya bakterial ishali tedavi etmek için kullanılan antibiyotikler nedeni ile olur. Bazen de sadece HIV enfeksiyonu bile ishale neden olabilir. HIV enfeksiyonu geç dönemlerinde hastanın hızla kilo kaybetmesine ve kısa sürede ölümüne neden olabilir.Nörolojik Hastalıklar:
Toxoplasma gondii: Normalde önemli hastalık yapmayan bu parazite bağlı ensefalit sıklıkla görülebilir. Toxoplasma göz ve akciğerlerde de enfeksiyon oluşturabilir. Jacop Cruetzfeld virusu ile Progressive multifocal leukoencephalopathy (PML) diye adlandırılan sinirlerin myelin kılıflarının bozulması sonucu aylar içinde ölüme sebeb olan bir hastalık da HIV enfeksiyonunda sıklıkla görülür. Cryptococcal neoformans immün sistemi sağlam insanlarda hastalık yapmayan fırsatçı bir mantar türüdür. Halbuki HIV ile enfekte hastalarda ileri dönemlerde ateş, başağrısı, kusma, kasılmalar gibi bulgulara neden olan sıklıkla ölümle sonuçlanan beyin zarı iltihabına neden olabilir.Tümörler
Kaposi sarkomu: HIV hastalarında en çok rastlanan tümör tipidir. Bir herpes virus tipi ile HIV virusunun birlikte neden olduğu, ciltte pembemsi nodüller halinde görülen bir tümöral yapıldır. Özellikle ağız içi ve mide barsak duvarı içinde, hatta akciğerlerde olabilir. Burkitt Lenfoma: Epstein-Barr virus ve diğer bazı fırsatçı virusler immün sistemi bozulan HIV hastasında sinir sistemini ve tüm vucudu ilgilendiren kan kanseri tiplerine neden olabilirler. Rahim ağzı kanseri: Serviks kanseri olarak adlandırılan human papilloma virus ile oluşan bu kanser tipi de kadın HIV hastalarında sıklıkla görülür. Diğer HIV ilişkili kanser tipleri arasında Hodgkin hastalığı, anus kanserleri, meme ve kalınbarsak kanserleri ve akla gelebilecek her türlü kanser hastalığı sayılabilir.Nedeni
Hastalığın nedeni HIV virusudur. Bu insan bağışıklık sisteminin en önemli hücrelerinden CD4+ T , makrofajlara ve dendritik hücrelerine saldıran ve bu hücrelerin fonksiyonunu bozan bir retrovirusdür. Kanın mikrolitresinde 200 den az CD4 T hücreleri kaldığında hücresel bağışıklık sistemi tamamen iflas etmiştir. Bu Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler için AIDS hastalığının tanısı için yeterli kabul edilirken, bazı ülkelerde örneğin Kanada’da hastalık tanısı için fırsatçı enfeksiyon ve/veya tümörlerin ve diğer hastalık bulgularının da görülmesi gereklidir. HIV enfeksiyonun takip eden dönemde bulguların ve hastalık belirtilerinin görülmediği bir süreç vardır. Buna latent dönem denilir. Sonuç olarak bulgular ortaya çıkar ve bu duruma AIDS hastalığı denilir. Virus için kullanılan (antiretroviral) tedavi ile hastalık baskı altına alınabilir. Tedavi olmayan olgularda HIV enfeksiyonundan AIDS hastalığına geçiş ortalama 9-10 yıl (Kişiden kişi bu süre çok değişir. 2 hafta – 20 yıl sürebilir) sürer ve AIDS ortaya çıktıktan sona ortalama ömür 9 aydır. Kişinin immün sistemindeki farklılıklar, hastalık öncesi ve sırasında eşlik eden diğer hastalıkları bu süreci çok etkiler. HIV öncesinde tümör, kanser veya verem hastası olması bu enfeksiyonların ve tümörlerin hızla yayılması neticesi hızla ölüme sebeb olabilir. Bazı bilim adamları HIV ve AIDS arasındaki ilişkiyi sorgulamaktadırlar. Gene tedavi metodları ve test teknikleri hakkında da ciddi farklılıklar mevcuttur. Özellikle internette bu konuyu inceleyen ve destekleyen pekçok yazıya rastlansa da bilim dünyasında genel anlamda kabul görmemektedirler. Özellikle internet dünyasında rastlanan bazı bilgiler insanları yanıltabilmektedirler. Normal temas ile AIDS bulaşması olması, bakire ile cinsel ilişkinin AIDS i tedavi ettiği, HIV enfeksiyonun sadece homoseksüel erkek veya narkotik ilaç kullananlarda olduğu gibi yanlış inançlar en sık bahsi geçenler arasındadır.Sınıflama
Hastalığın adının konulduğu 1981 yılından beri hastalığın sınıflaması yapılmaya çalışılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) sınıflaması ve laboratuvar metodları geçerli iken, gelişmiş ülkeler “the Centers for Disease Control” (CDC – Hastalık Kontrol Merkezi) sınıflamasını kullanmaktadırlar.WHO sınıflama sistemi
1990 da başlatıldı, 2005 de yenilendi. Sınıf I: HIV enfeksiyonu gizli dönemde. Hiç bulgu yok. Henüz AIDS olarak tanımlanmıyor Sınıf II Cilt ve müköz membranlarda küçük lezyonlar. Sık üst solunum yolu enfeksiyonu Sınıf III Açıklanamayan bir ayda uzun süren kronik ishal, ciddi bakteriel enfeksiyonlar ve akciğer tüberkülozu Sınıf IV Beyin toxoplazma enfeksiyonu, yemek borusunda, bronş ve akciğerlerde candida mantar enfeksiyonu, Kaposi sarkomu – Bu dönemde hastalık AIDS adını almıştır.CDC sınıflama sistemi
Önceleri CDC hastalığı ayrı bir hastalık gibi tanımlamadı ve fırsatçı enfeksiyon ve tümörlerle ilgilendi. Önceler homoseksuel hastalığı olarak tanımlandı. Ancak hastalığın heteroseksüellerde de görülmesi üzerine AIDS tanımı 1982 de kabul edildi. CDC de Eylül 1982 den sonra hastalığı bu isimle tanımlamaya başladı. 1993 den beri CDC HIV virusu pozitif olan ve CD4-T hücrelerin sayısının mikrolitrede 200 ve altında olan tüm hastaları AIDS hastası olarak tanımlamaya başladı. Bulguların henüz oluşmaması veya tedavi edilmesi bu sınıflamada önemli değildir.HIV testi
Pekçok insan hastalığa yakalandığını bilmemektedir. Afrika’da şehirli nüfusun %1 inden azı, gebe kadınların ise %0.5 i test edilmiştir. Bu nedenle her insan potansiyel HIV bulaştırıcısı olarak düşünülmeli ve kan nakli ve operasyonlarında gerekli önlemler alınmalıdır. HIV enzim immuno testi ve Western blot testi kan, serum, plazma, idrar ve tüm vucut sıvılarında HIV virusunu aramak için kullanılan önemli testlerdir. Bunlar kanda virusa karşı oluşan bağışıklık cisimciklerini ölçerek tanı konulmasına yardımcı olurlar. Ancak virusle karşılaşıldıktan sonra ortalama 3-6 ay sonra bu bağışıklık maddelerinin oluştuğu unutulmamalıdır. Bu dönemde tanı koyabilmek için HIV-RNA ve HIV-DNA tespit eden testler de mevcuttur. Gelişmiş ülkelerde sıklıkla kullanılmasına rağmen henüz bu testler HIV enfeksiyonu tanısı için kabul görmüş sayılmazlar.Bulaşma ve Korunma
Özel bir korunma yöntemi (kondom vs) uygulanmadığı takdirde, her 10bin HIV virus kaynağı ile temas sonucu hastalık oluşma riskleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Kan Nakli |
9000 |
Doğum |
2500 |
ilaç kullanımı sırasında şırınganın ortak kullanımı |
67 |
Kaza ile iğne batması |
30 |
Anal cinsel ilişki (pasif taraf) |
50 |
Anal cinsel ilişki (aktif taraf) |
6 |
Vaginal ilişki (Kadın) |
10 |
Vaginal ilişki (Erkek) |
5 |
Oral seks (Kadın) |
1 |
Oral seks (Erkek) |
0,5 |