Menopoz

Menopoz Latince’de meno ve pause kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş ve “adet kanamalarının durması” anlamına gelen menopause kelimesinin dilimize uyarlanmasıyla oluşturulmuş bir kelimedir. Menopoz dönemi kadın hayatının evrelerinden biridir ve doğal bir sürecin sonucudur. Toplumumuzda ise yaygın bir kanı olarak menopoz dönemi yaşlılık döneminin başlangıcı olarak görülmektedir. Ortalama insan ömrünün 80’li yaşların üzerine çıkma eğilimi göz önünde bulundurulduğunda menopoz döneminin aslında insan hayatının önemli bir kısmını kapsadığı farkedilir. Bir kadının ortalama menopoza girme yaşı 49.3±5 olarak kabul edilmektedir. Kadınların yaklaşık %1’i 40 yaşından önce menopoza girer. Menopoza girme yaşı kalıtsal olarak belirlenmiştir ve ilk adet kanaması yaşı, emzirme, doğum kontrol hapı kullanımı, ırk, eğitim, boy ve son gebelik yaşı gibi değişkenlerden etkilenmez. Sigara kullanımı yumurta hücrelerinin ölümüne neden olduğundan, özellikle günde 20 adet ve daha fazla sigara içen kadınların menopoza girme yaşlarının 1-2 yıl geriye gittiği belirlenmiştir. Hiç doğum yapmamış olan kadınların menopoza erken girdikleri gözlemlenmektedir. Çalışmalar anne ile kızın hemen aynı yaşlarda menopoza girdiklerini göstermektedir. Bu durum menopoza girme yaşının kalıtsal özelliklerle yakın ilişkide olduğunu düşündürmektedir. Beslenme bozukluğu olan ve vejetaryen beslenme tarzı benimseyen kadınların nispeten daha erken yaşlarda menopoza girdikleri görülmektedir. Aşırı alkol kullanan kadınlar menopoza daha geç girmektedirler. Bunun en muhtemel nedeni alkolün karaciğerdeki etkileri nedeniyle bu kadınlarda östrojen hormon seviyelerinin daha yüksek olmasıdır. Düşük kilolu kadınlar menopoza daha erken girme eğilimindedir. Kadınların yağ dokusunun östrojen üretimine katkısının olması kilolu kadınlarda menopoz yaşını geciktirebilir. İş yaşamı ve diğer yaşam şartlarının menopoza girme yaşını etkilediği düşünülmemektedir. Yüksek yerlerde yaşayanlar menopoza daha erken girmektedir. Yumurtalıkların kan dolaşımının etkilendiği bir jinekolojik ameliyat geçiren kadınlar (rahimin alınması gibi) menopoza daha erken bir yaşta girebilirler. Rahim içi gelişme geriliği ile (düşük kilolu) doğan kadınlar menopoza daha erken girmektedirler.

Erken Menopozun Tanımı

Kadınların bir kısmı nispeten erken bir yaşta (örneğin 40 yaşında) a girebilir. Böyle bir durumda yapılması gerekenler “normal” yaşta a giren bir kadında yapılması gerekenlerle aynıdır. Otuz yaşından daha erken a giren kadınlarda nedene yönelik bazı araştırmalar yapılmalıdır. Bunlar kadının kromozom analizinin yapılması, tiroid ve pankreas fonksiyonlarının araştırılması, bazı otoimmun hastalıkların araştırılması gibi testlerdir. Perimenopoz menopozdan hemen önceki ve sonraki döneme verilen addır. Klimakterium “yaşam tarzın değişmesi” anlamında kullanılan, menstruel fonksiyonların kesilmesi ve menopoz şikayetlerinin oluşması ile sonlanan dönemi tarif eden bir deyimdir. Çoğu zaman menopoz ve klimakterium birbirleri yerine kullanılır, ancak klimakterium üreme fonksiyonlarının kesilmesine kadar süren bir dönemi tarif eder. Ortalama menopoz yaşı Türkiye için tam olarak bilinmemektedir, ancak bu A.B.D’de 50-52 yaşları arasındadır. Adet kanamalarının araları menopozdan 2 ile 8 yıl öncesinden uzamaya başlayabilir. Yani adetlerin seyrekleşmesi hemen menopoza girileceğinin bir göstergesi değildir. Öte yandan menopoz öncesinde artan FSH hormon seviyesi kanama aralıklarının kısalmasına da neden olabilir.

Menopozda Görülen Belirtiler

Adet düzeninin bozulması Menopoza yaklaşıldığında yumurtlama daha seyrek olmaya başlar. Bu nedenle adet kanamasının miktarı azalır ve gebe kalma olasılığı azalır. Ancak bazen adet kanamasının miktarında tam tersine bir artma görülebilir. Bu yaşlarda kadınlarda rahim kanseri, fibroid / myom, rahim içinde polip / myom gibi şikayetlerin de daha sık görüldüğü unutulmamalıdır. Bu nedenle vaginal kanama ritmindeki bozukluklar dikkatle araştırılmalıdır. Vazomotor Bozukluklar Bunlar ateş basması, terleme, çarpıntı, yüzde ve boyunda kızarıklıklar gibi belirtileri içerir. Bu belirtiler hastaların % 50’sinde görülür, ancak daha sonra görülme oranı gittikçe azalır ve menopozdan 4 yıl sonra hastaların ancak % 20’sinde rastlanır. Psikolojik bozukluklar Menopoz döneminde sıkıntı, gerginlik ve depresyon gibi psikolojik bozukluklarda artma görülür. Östrojen hormonu uyku kalitesini artırır, uykuya dalma süresini azaltır ve uykunun REM fazını uzatır. Menopozda östrojen eksikliğine bağlı olarak uyku kalitesi bozulur. Üro-jinekolojik şikayetler Vajina ve idrar yollarının örten tabakalardaki incelmeye bağlı olarak cinsel ilişki sırasında ağrı, kaşıntı ve idrar yapmada zorluk gibi yakınmalar görülebilir. Ayrıca ciltte kollajen dokusunun azalmasına bağlı olarak incelme oluşur. Vajen ve idrar yollarındaki bu belirtiler östrojen tedavisine çok iyi yanıt verir ve tedavinin birinci ayında önemli oranda düzelme görülür. Ancak tam iyileşme 6 ile 12 ay sonra sağlanır. Kemiklerde erime (Osteoporoz) Osteoporoz kemik dokusunun mikroskopik yapısındaki bozukluklar sonucunda kırıklara eğilimin artmasıyla karakterize bir durumdur. Vücutta kemik dokusu Kortikal kemik ve Trabeküler kemik olarak ikiye ayrılmaktadır. Trabeküler kemik sırt ve bel kemiğini oluşturan dokudur. Kemik kaybı aslında 20 yaşından sonra başlamakla birlikte, menopoz dönemine kadar görülen kayıp önemsizdir. Menopozdan sonra trabeküler kemikte yılda % 5 ve vücudun total kemik kitlesinde ise yılda % 1-1.5 oranında bir kayıp görülür. Menopozdan 20 yıl sonra trabeküler kemik kitlesinde % 50 ve kortikal kemiklerde % 30 kayıp olur. Bunun sonucunda boyda kısalma ve kırıklara eğilimde artma görülür. Örneğin yapılan çalışmalarda 70 yaşındaki kadınların % 25’inde sırt veya bel kemiklerinde ve 90 yaşındaki kadınların % 20’sinde kalça kırığı olduğu saptanmıştır. Kemik kaybı menopozdan sonraki erken dönemlerde daha hızlı olduğu için tedaviye mümkün olduğunca erken başlamak gerekir. Hormonal tedavi ile kemik kırıkları % 50 oranında azaltılabilmektedir. Tedaviye kalsiyum eklendiğinde sırt ve bel kemiği kırıklarında % 80 oranında bir azalma saptanmıştır. Ayrıca 70 yaşın üzerindeki kadınlarda ve güneşin az olduğu bölgelerde yaşayanlarda tedaviye D vitamini eklenmesi gerekir. Kemik kaybının önlenmesinde yaşam şeklinin de önemi vardır. Menopoz dönemindeki kadınlara günde 2-2.5 km. yürüyüş önerilmekte ve bunun tedavinin etkinliğini artırdığı düşünülmektedir. Ayrıca alkol ve sigara kullanımından kaçınılması gerekir. Özellikle sigara kullanımı kemik kaybını artırmaktadır. Kalp ve damar hastalıkları Kalp-damar hastalıklarının için önemli risk faktörleri tansiyon yüksekliği, sigara kullanımı, şeker hastalığı ve aşırı kilodur. Erkeklerde kalp-damar hastalıklarının görülme riski kadınlara oranla 3.5 kat daha yüksektir. Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının görülme yaşı erkeklere oranla 10 yaş daha ilerdedir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi kadınlarda yüksek dansiteli kolesterolün daha yüksek olmasıdır. Ayrıca düşük dansiteli kolesterol kadınlarda daha düşüktür. Yüksek dansiteli kolesterolün daha fazla olması ve düşük dansiteli kolesterolün daha az olması kadınları kalp-damar hastalıklarına karşı korumaktadır. Bu estrogenin koruyucu etkisinden kaynaklanır. Ancak menopozdan sonra düşük estrogen seviyesine bağlı olarak kadınlarda düşük dansiteli kolesterolde hızlı bir yükselme görülür ve koroner kalp hastalığı riski iki katına çıkar. Menopozda östrojen tedavisi kadınlarda kalp-damar hastalıklarının riskini azaltır.Yapılan çalışmalarda menopozda östrojen kullanan kadınlarda bu riskin yaklaşık olarak % 50 oranında azaldığı görülmüştür. Riskteki bu azalma hasta tedaviyi aldığı sürece devam etmektedir. Bu tedavi tansiyonda herhangi bir yükselmeye yol açmamaktadır. Östrojenin kandaki kolesterol üzerindeki olumlu etkileri dışında; direk olarak damar sertliğini önleme, damarları genişletme, kanın pıhtılaşmasını önleme, kalp gücünü artırma, lipoproteinlerin oksidasyonunu önleme ve şeker metabolizmasının düzenlenmesine yardımcı olma gibi etkileride yine kalp-damar hastalığı riskini azaltmaktadır. Tedaviye genellikle progesteron hormonu da eklenmektedir. Progesteron hormonunun östrojenin tersine kalp-damar sistemi üzerinde olumsuz etkileri bulunmakla birlikte, yapılan çalışmalarda progesteron hormonunun östrojenin olumlu etkilerini yok etmediği gösterilmiştir.

Cinsellik

Menopozda vajende kayganlığı sağlayan sıvıda bir azalma olur ve vajen dokusundaki incelmeye bağlı olarak elastisite azalır. Bunların sonucunda cinsel ilişki sırasında aşırı, kuruluk, vajende daralma, yanma, tahriş ve ilişki sonrası damlama şeklinde kanama görülebilir. Ancak bu belirtiler hastanın cinsel aktivitesi ile de ilgilidir. Normal cinsel yaşamına devam eden hastalarda bu belirtiler daha az görülürken, ilişki sıklığı azalan hastalarda bu bozukluklarda daha hızlı bir ilerleme görülmektedir. Genel olarak bakıldığında menopozda cinsel aktivite önemli oranda değişmemektedir. Östrojen alımı ile vajen dokusundaki incelme ve cinsel ilişki kalitesini bozan diğer faktörler önleneceği için, cinsel yaşamın daha kaliteli olacağı söylenebilir.

Östrojen Tedavisi (Hormon yerine koyma tedavisi – HRT)

Östrojen tedavisi ile Alzheimer hastalığının daha az görüldüğü bildirilmiştir. Kolon kanserinin daha az görüldüğüne dair yayınlar bulunmaktadır. Karpal-tünel sendromu, romatoid artrit ve fibromyaljide belirtilerin daha az görüldüğüne dair yayınlar bulunmaktadır.

Oral Tedavi

En çok konjuge östrojenler (Premarin) ve estrone sulfat veya mikronize östradiol kullanılmaktadır. Tedaviye hastanın uterusu (rahimi) daha önce alınmamışsa progesteron eklemek gerekir. Progesteron olarak sıklıkla medroksiprogesteron asetat (Farlutal) kullanılmaktadır. Kullanılan Rejimler: 1. Ardışık Tedavi: Premarin: 0.625 ile 1.25 mg/gün 1-25 ci günler Farlutal: 10 mg/gün 16-25.ci günler Kalsiyum: 500 mg/gün 2. Devamlı Tedavi: Premarin 0.625-1.25 mg/gün her gün Farlutal: 2.5-5 mg/gün her gün Transdermal Tedavi: Bu konuda iki preparat bulunmaktadır. Estraderm TTS 50: Cilde yapıştırıldıktan sonra 3 günde bir değiştirilir. Yine yukarıdaki rejimlerde olduğu gibi tedavide ardışık veya devamlı seçenekler kullanılabilir ve hastanın uterusu alınmamışsa tedaviye Farlutal eklenir. Climara: Bu preparat haftada bir değiştirilir.

Östrojenin Verilemediği Durumlar:

Aktif karaciğer hastalığı Aktif tromboemboli (damarlardan pıhtılaşma olması ve bunun başka bölgelere atması durumu) veya daha önce belirli bir neden olmaksızın tromboemboli öyküsü olması. Rahim (Endometrium) Kanseri: Tedavi edilen hastalarda belli koşullarda estrojen verilebilmektedir. Meme Kanseri: Genel olarak estrojen kullanılmaz. Ancak belirli koşullar sağlandığında estrojen kullanılabilir. Tansiyon yüksekliği, kalp damar hastalıkları, diabet, varislerin bulunması, endometriozis ve myom tedavi için engel oluşturmaz.